Kayıtlar

2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Mesele

Resim
İnsanları anlamak, anlamaya çalışmak zor.   Ne yaptığını , ne söylemek istediğini, amacını kaybetmiş insanlarla uğraşmakta zor. Bu kaybolmuşluğun içinde kendi kendilerini yok ediyorlar haberleri var mı ? Bilemiyorum ama bu şekilde yaşamak yada yaşamaya çalışmak diyelim sıkıntı yaratıyordur -Sanırım-. Hiç bu psikolojiye bürünmediğim için net cümlelerde kuramıyorum tabi.   Bugüne kadar kendine zarar veren insanları hiç anlayamadım. İntahara yeltenen aciz insanları. Kendine ceza vermekten çok etrafındakilere derin yaralar, büyük cezalar veriyorsun. Hadi bunlara göz yumdun.. Bırak! hayata sıkı sıkıya bağlanan, anın güzelliklerini yaşamaya çalışan insanlara niye zarar veriyorsun. Bazen bir bakışıyla bazen de imali bir sözle anında modunuz düşebiliyor.  Bu mutsuz insanların başkalarını mutlu görmeye tahammülü olmamasıdır sorunları. Bu olumsuz durumdan kurtulmaları için ufak bir detay anlatacağım. Ne yalan söyleyeyim bu konuda bencilce davranmak zorundayım.  Suratımın beş karış gezme

Twitter Mode On !

Resim
Yonja ve Facebook 'tan sonra yeni fenomen ''Twitter''. Format olarak diğerlerinden farklı olan Twitter gün geçtikçe popülerliğini arttırıyor. 2006 yılında ‘’Jack Dorsey’’ tarafından kurulan Twitter 'ın Ceo'su ‘’Evan Williams’’ ve Tasarım Yöneticisi ‘’Biz Stone’’ 'muş. Özellikleri sayesinde internet dünyasının SMS 'i olma ünvanını da kazanmış. Madem ki elimizden düşüremediğimiz telefonların, başından kalkamadığımız bilgisayarların sebebi ''Twitter'' o zaman hakkında bazı ufak şeyleri de bilelim diye böyle bir giriş yaptım . Şimdi gelelim ''Twitter'' fenomeninde yaşananlara. Anladığımız kadarıyla benim de tutkunu olarak , sıkça kullandığım bu sosyal ağ yavaş yavaş bünyelere nüfus ediyor. İlk açıldığında size birşey ifade etmesede takipçileriniz arttıkça ve sohbetler koyulaştıkça vazgeçilmeziniz haline geliyor. Ben kendi çapımda emektar ''Facebook'' ile birlikteliğime devam ederken. Abim tarafında

İSTANBUL 2010 KÜLTÜR BAŞKENTİ VE GÖNÜLLÜ HİZMETLER

Resim
İstanbul'˜u Şiirler, Şarkılar, romanlar, resimler, fotoğraflar birçok sanatsal ürünle birçok kişi anlatmış, bu büyülü şehri tanımlandırmıştır.2010 kültür başkenti seçilmesi de İstanbul'u hak ettiği yere ulaştırdı. Bu durum İstanbul için yapılan projeleri, yapılandırmaları hızlandırdı. Belki iş yoğunluğunuzdan belki sınav stresinden belklide ailenize ayırdığınız zamandan fırsat bulup projeleri, etkinlikleri takip edemiyor olabilirsiniz. Bir fırsatını bulup kahvenizi yudumlarken yazımı okuyor olursanız eğer şanslısınız. Çünkü ben sizin için önemli etkinlikleri, projeleri araştırdım. Çok kolay olmadı açıkçası birçok proje ve etkinlik var. Sizin için aralarından seçtiklerimi paylaşacağım. Projelere göz attığımızda müzik, opera, sinema, belgesel, animasyon, edebiyat, sahne ve gösteri sanatları, geleneksel sanatlar vb birçok konuda proje var.www.istanbul2010.org sitesine girdiğinizde ilgi alanınıza göre projeleri seçip bilgi alabilirsiniz. En çok ilgimi çeken   "Sanatın An

Pasta Sanatı ve Girişimcilik

Resim
Doğum günlerinde, yıl dönümlerinde, sevgililer gününde ve bunlar gibi diğer günlerde hepimiz kendimizi özel hissetmek isteriz. Sevdiklerimize sevgimizi göstermenin en önemli yolu da onların özel günlerini hatırlamak ve unutamayacakları sürprizler hazırlamaktır. Yakınlarınızın karakterine, yaşam tarzlarına uygun pastalar yapılabildiğini biliyor muydunuz? Bu pastalar adeta birer sanat eseri. Yaratıcılık, kişi analizi yapabilme, el becerisi ve lezzeti birleştiğinde karşımıza çıkan başarılı, lezzetli ve mükemmel pastalar. Pasta sanatının öncülerinden ve en iyilerinden olan Mine SEYİDOĞLU İle konuştum. Bu eserleri yaratmaya başlama serüvenini ve kendi hayatından kesitleri şöyle anlatıyor; 1971 İstanbul doğumluyum.14 ve 15 yaşlarında dünya tatlısı iki kızım var.Biri sağ diğeri sol yanım.30 Sene önce kedi dili bisküvi ile yaptığı pastalarla çevresinde meşhur olmuş,elinin değdiği her yemeğe lezzet katan bir annenin ve onları yemekten büyük zevk alan harika bir babanın kızıyım.Anlayac

NOSTALJİYE SON YAZLIK SİNEMALAR BİZLERLE

Resim
Her yaz aile büyükleriyle bir sohbet ortamı olduğunda mutlaka konuşulan bir konu var ''YAZLIK SİNEMALAR''. 1980'lerde fenomen olan yazlık sinemaların tadının başka hiç bir şeyde olmadığını, teknolojiyle büyüyen biz şehir çocuklarının bu konuda çok şanssız olduğu dillendirilir. Yaz akşamı serinlik çöktüğünde, paket paket çekirdekler alınırmış birde gazoz oldu mu onlardan keyiflisi olmazmış. Sıcak bir dostluk ortamı sağlayan yazlık sinemalar, Mecnun'ların Leyla'larına bir film boyu kavuşmasına da vesile oluyormuş. Komşularla haberleşip heyecanla beklenen Yılmaz Güney, Hülya Koçyiğit, Türkan Şoray, Kartal Tibet, Ayhan Işık, Eşref Kolçak vb aktör ve aktrislerin oynadığı filmler için herkes yerini alırmış. Şimdiki gibi konfor yokmuş tabi.Tahta sandalyelerde oturan sinema severler filmleri yaşar gibi izleyip keyifle evlerine dağılırlarmış. Anlatırlarken iç geçiriyorum açıkçası. Düşünüyorum da günümüzde eğlence anlayışı bireyselliğe dayanıyor. Evet, belki arkadaş

Kış Geldi Ne Yapalım?

Resim
  Kış kendini bu hafta itibari ile iyice belli etmiş durumda. Artık ince bir hırkayı sırtımız alıp dışarı çıkamasakta kışın keyfi bir başka. Burnumda tüten tarçın kokusu kışın en açık habercisi oluyor benim için.Tarçının yanında sayamadığımız kadar meyve ve otun olduğu karışımlar yudumlanırken narin bir şekilde yağan karı izlemek paha biçilemez. Evet dediğim gibi tarçınlı çayımızı yudumlarken hoş vakit geçirip kendimizi dinleyebiliriz fakat sosyal insanlar olarak kara kışta olsa çeşitli etkinliklere, aktivitelere katılmamız gerekli. Bu nedenle yağan bu kara, donduran bu soğuğa rağmen neler yapabiliriz şöyle bir gözden geçirelim. Kışın gelmesiyle ister istemez yapılacak aktivitelerde kapalı mekanlar tercih sebebi oluyor. Yazıya başlamadan önce sosyal ağları kullanarak ufak bir araştırma yaptım.Yazıyı yazmaya başlarken sosyal insanlar olarak kara kış bile olsa kendimizi dışarı atmalıyız öngörüsünde bulunmuştum.Cevaplar sokak sokak gezmek yerine ev aktiviteleri düzenlemeye daha yatkın ge

Eurovision Rüyamız

Resim
56.sının Almanya'da gerçekleşeceği Eurovision şarkı yarışmasında ülkemizi Yüksek Sadakat temsil ediyor.  İlk olarak 1975'te Eurovision rüyasına dahil olmuştuk. Semiha Yankı'nın seslendirdiği  dillere pelesenk olan ''Seninle Bir Dakika'' adlı şarkıyla temsil edildik. Bu rüyada  inişli çıkışlı pek çok başarı elde ettik.2003 yılında  yıldızımız  Sertab Erener'le Riga'da parladı.Soğuk ülkeyi sıcacık şarkı "Everyway that i can"  ile temsil etti .Çok söylenen ama herkesin hakkını veremediği ''İzleyenleri büyüledi.'' sözünü o gece mühürledi.Ülkemizi birinciliğe taşıdı.Bu güzel başarı sayesinde Türkiye   Eurovision 'a  kapılarını açtı ve ertesi sene Eurovision'a ev sahipliği yapma hakkı kazandı.Sertab'ın müthiş parlamasından sonra  yıldızımız ışığını hiç kaybetmedi ve 90'lı yıllara inat parlamaya devam etti.  2004'te Athena dördüncülüğü,2007'de Kenan Doğulu dördüncülüğü,2008 yılında Mor ve Ötesi yedincil